

HİJYEN
Hijyen, gözden kaçan küçük bir detayla bozulabilen temizlik düzenidir. Bazen küçük bir detay büyük sağlık problemlerine neden olabilmektedir. Hastalıklardan korunmak için temizlik uygulamaları ihmal edilmemelidir. Günlük yaşantılarda dış ortamda sürekli bir şeylere dokunulup, eller ağıza götürülmekte ve bu nedenle vücut pek çok mikropla karşılaşmaktadır. Temiz olmak, hijyen kurallarına uymak kişinin kendi vücuduna, sağlığına ve yaşadığı topluma karşı bir görevidir. Temiz olmak kişiye öncelikle güven ve mutluluk verir.
Yapılması Gereken Temizlik Uygulamaları
El ve tırnak bakımı-temizliği: Bulaşıcı hastalıklar halen dünyada en sık görülen hastalık grubunu oluşturmaktadır. Uygun el yıkama pratiğinin insanlara kazandırılması halinde bu hastalıkların sıklığında önemli derecede azalma sağlanabilmektedir. Konunun önemi hemen herkes tarafından bilinmekle birlikte yine hemen herkes tarafından ihmal edilmektedir. El yıkamanın amacı kimyasal ve fiziksel zararlıların ve bulaşıcı hastalıklara yol açan mikroorganizmaların uzaklaştırılmasıdır. Sadece su ile elin yıkanması görünen kirlerin giderilmesini sağlarken su ile birlikte sabun kullanıldığında gerçek temizlik sağlanabilmektedir.
Eller nasıl yıkanmalıdır?
Akan su altında eller ıslatılmalı
Sabunlanmalı
Ellerin bütün yüzeyleri ovalanmalı (en az 20 sn)
Sıklıkla unutulan alanlara dikkat etmeli (el sırtı, el ayası)
Akan su altında durulanmalı
Kağıt havlu-peçete ile kurulanmalı (kurulama mikroorganizma sayısını azaltır)
Temizliğin sağlanabilmesi için; elleri yıkarken parmak uçları, tırnaklar, tırnağın etle ayrıldıktan sonraki bölümü, başparmak ve parmak araları sıklıkla unutulmaktadır. Bu nedenle elleri yıkarken bu bölgelere özen gösterilmelidir.
Eller ne zaman yıkanmalıdır?
Yemeklerden önce ve sonra
Yemek hazırlamadan önce
Diş, ağız, yüz ve göz temizliği yapmadan önce
Tuvaletten sonra
Kirli, tozlu bir işi tamamladıktan sonra
Dışardan eve gelince
Hasta olan bir yakını ziyaret ettikten sonra
Ancak yukarıda, çerçeve içinde belirtmiş olduğumuz işler yapılmasa dahi, gün içinde en az 2 (iki) saatte bir eller yine yukarıda tanımladığımız gibi yıkanmalıdır.
Özellikle toplu yaşanılan yerlerde sıvı sabun kullanılmalıdır. Kalıp sabunlar kişisel temizlik araçları olduğundan mümkünse ortak kullanılmamalıdır.
Tırnaklar, kolay kirlenebilir ve etle tırnak arasında kir birikebilir. Bunların düzenli olarak temizlenmesi gerekir. Tırnaklar yenmemeli ve koparılmamalıdır. Haftada bir yarım ay biçiminde kesilmelidir.
Yüz, boyun ve koltuk altı temizliği: Hergün akşam yatmadan ve sabah kalkıldığında yüzün su ve sabunla yıkanması gerekmektedir. Kullanılan sabunun yüzü kolayca temizleyen ve cildin kurumasına yol açmayan özellikte olmasına özen gösterilmelidir.
Burun temizliği, gece yatmadan önce ve her sabah bol su ile ve sümkürerek yapılmalıdır. Burnu karıştırmak, burunda bulunan pek çok mikrobun ellere ve el yolu ile de ağız ve sindirim sistemine bulaştırılmasına ve yine bu yolla da bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle burun temizliği için kişi yanında temiz bir mendili her zaman bulundurmalıdır.
Kulak temizliğine, kulakların arkasından başlanılmalı, kulak kepçesi kıvrımlarında ve kulak arkasında biriken kirler su ve sabunla temizlenmeli, kulak yolu girişinde biriken akıntılar havlu kağıt/peçete ile silinmelidir. Kulak içine kulak temizleme çöpü veya başka bir şey sokulmamalıdır. Sıklıkla kullanılan pamuklu kulak çubukları kulak yolu zedelenmesine ve iltihaplara neden olabilmektedir.
Vücudun açık yerlerine dış ortamda bulunan toz ve kir birikmektedir. Her yaş grubunda ayrı nitelik ve yoğunlukta olmakla birlikte çalışırken ve uykuda koltuk altları sürekli olarak terlemektedir. Ter salgısı zararlı mikroorganizmaların üremesine neden olabilir. Banyo yapılmadığı zamanlarda bile koltuk altı önce sabunlu bir bezle, sonrada su ile iyice silinmeli ve temizlenmelidir. Çoğunlukla kullanılan deodorantlar temizlik amaçlı olmadığı gibi sosyal amaçlı kullanılabilir. Koltuk altı temizliği esas olarak banyoda tamamlanmalıdır.
Saç temizliği ve bakımı: Baş saçlı deride kıl köklerinde bulunan bezlerden salınan maddeler yaşa ve cinsiyete göre farklılık oluştursa da yağlı bir özellik taşımaktadır. Saçların düzenli bir biçimde yıkanması ile bu yağlar ve kirler uzaklaştırılmaktadır. Aynı zamanda saçların fırçalanması ya da taranması ile de kir ve tozlar ve yine doğal yağ birikintileri kısmen uzaklaştırılabilmektedir.Normal olarak saçlar hafta da en az bir ya da iki kere yıkanmalıdır. Yıkandıktan sonra saçlar, bol su ile durulanmalıdır.Saçlar, düzenli taranmış ve uygun bir biçimde kesilmiş olmalıdır. Saç temizliğinde kullanılan taraklar kişisel olmalı ve sık aralıklarla sıcak sabunlu su ile yıkanmalıdır.Saçların yıkanmasında kullanılan sabun ve şampuanların içerisinde bulunan bazı maddeler saçlı deride tahrişe, allerjik reaksiyonlara yol açabilir. Gözün parlak bölümünde matlaşmaya da neden olabilir. Bu nedenle sabun ve şampuan şeçiminde niteliği bilinmeyen maddelerden kaçınılmalıdır.
Saçlı deride ve vücutta bit, uyuz gibi bir takım paraziter hastalıklar oluşabilir. Bu hastalıklara neden olan asalaklar, yakın temasla, başkalarının giyeceklerinin giyilmesi ve bireysel temizlik araçlarının kullanılması ile bulaşabilir. Şaçlarda en önemli sorunlardan birisi bitlenmedir. Bu nedenle toplu yaşanılan okullarda öğrencilerimizde saç biti olasılığı görülmesine karşın sizlerle bilgi paylaşımında bulunmak istedik.
* Saç bitinin görülmesi kesinlikle kişisel temizlik ve hijyenle ilgisi olan bir hastalık olmadığı gibi kesinlikle bir "pasaklı hastalığı" da değildir.
* Sadece çocuklar değil büyükler de bitlenebilir.
* Saç bitinin bulaşması; anaokulu, okullar ve yurtlar gibi kalabalık yerlerde yaşanması ile doğrudan doğruya ilişkilidir. Şapka, tarak, havlu, saç tokası, kulaklık gibi eşyaların paylaşımı sonucu veya toplu taşım araçlarında başın yaslandığı yerlerden bulaşabilir. Bu nedenle öğrencilerimizin kişisel eşyalarını (saç fırçası, saç tokası, kulaklık vb.) diğer öğrencilerle paylaşmaması konusunda mutlaka bilinçlendirilmesi gerekmektedir.* ?Hayvanlardan insanlara bit bulaşması son derece nadirdir.
* Saç bitleri sadece insan saçında yaşayan ve üreyen çok küçük kanatsız, gri parazitlerdir. Sirke diye adlandırılan yumurtaları görmek bitin kendisini görmekten daha kolaydır. Sirkeler saç teline yapışmış küçük beyazımsı oval yumurtalardır. Sirkeler genellikle saçın enseye yakın, kulakların arkasında ve başın arkasındaki bölümlerinde bulunur. Sirkeler kir veya kepek gibi kolaylıkla saçlardan temizlenmez ve el ile kolaylıkla saçlardan ayrılmaz. Saç bitleri insan vücudu dışında sadece 48 saat yaşayabilirken, sirkeler ise 10 gün insandan ayrı yaşayabilir.
Bit (sirke) ile kepek arasındaki farklar
Kepek üfleyince veya hafif dokununca uçar; ama bit yumurtası (sirke) saça yapışık olduğu için uçmaz.
Kepek iki tırnak arasında ezilirse ses çıkmaz ama bit yumurtası (sirke) ezildiğinde 'çıt' sesi çıkar.
Kepek daha parlak, bit yumurtası (sirke) daha mattır.
* Bir bireyin saç derisini sık sık kaşıması saç bitini akla getirmelidir. Kesin tanıya; ışıkta hızlı olarak kaçan bitlerin kendisini görmek yerine yukarıda belirtilen saç bölümlerinde sirkelerin aranıp bulunması ile ulaşılır.
* Bundan sonra yapılacak işlemler ikiye ayrılır: Kişisel tedavi ve koruyucu önlemler.
Bireysel tedavide doktorunuzun önereceği uygun bir ilacı mutlaka içindeki aydınlatıcı bilgileri dikkatlice okuyarak uygulayın. Saç biti için kullanılan ilaçlar toz, jel, krem seklinde bulunur. Bu ilaçlar her zaman yumurtalar üzerinde bir kerede etkili olmaz tekrar tekrar kullanmak gerekebilir. İlaçlardan sonra genellikle onlarla birlikte verilen sık dişli bir tarakla tüm saçlar özenle taranarak yumurtaların saçtan ayrılması sağlanmalıdır. Yumurtaların yapıştığı saç telini iyice silmek veya sadece yumurta bulunan telleri kesmek tavsiye edilir. Oniki aylıktan küçük bebeklerde, hamile ve emzikli annelerde, kafa derisinde yara bulunan kişilerde mutlaka doktora baş vurarak tedavi uygulanmalıdır. Bu ilaçların koruyucu bir özelliği bulunmadığından bit ve sirke bulunmayanlarda tedavi uygulanması gerekmez. Bit ilacı kullandıktan sonra saçları kurutmayınız ve tedavi sonrasında 1-2 gün içinde saçı tekrar yıkamayınız, ilacın etkinliğini azaltırsınız. Bit ilacının önerilenden daha sıklıkla kullanılmasının bir yararı yoktur. Önerilen bit ilacı dışında haşarat ilacı, eter ve gaz yağı kullanmayın.
Koruyucu önlemler içinde en önemlisi sirke ve bitlerle bulaştığı düşünülen eşyaların temizlenmesidir. Yıkanabilen eşyaları; giysiler, çarşaflar, havluları sıcak/kaynar suda yıkayarak kızgın ütü ile ütüleyiniz. Yıkanamayan tüylü oyuncaklar, kulaklıklar ve şapkalar kuru temizleme yöntemi ile temizlenmeli veya en az iki hafta sıkıca kapatılmış bir plastik torbada tutulmalıdır. Bit yumurtaları en fazla 2 hafta içinde ölmektedir. Taraklar, fırçalar, saç tokaları 50-60 °C olan sıcak suda veya saç için kullanılan ilaçta en az 10 dakika bekletilmelidir. Evin diğer bölümlerini bitten temizlemeniz için halıları, yastıkları, örtüleri, kumaş kaplı mobilyaları ve hatta araba koltuklarını elektrik süpürgesi ile temizleyiniz.
Genel öneriler: Çocuklarınızın saçlarını sık sık kontrol edin, özellikle ergenlik çağındaki genç kızlarımız saçları konusunda son derece duyarlıdır, onları sık sık saçlarını kontrol etmesi için ikna edin. Uzun saçı geriye doğru bağlamak veya örmek bit bulaşmasını önlemek bakımından yararlıdır.
Başında bit bulunan çocuklar uygun tedaviye başlanana kadar okula gönderilmemesi gerekmektedir, yumurtalar için bu kural geçerli değildir.
Ayak temizliği: Ayaklar her gün çorap ve ayakkabı içinde terlediğinden, her gün akşam düzenli olarak su ve sabunla yıkanmalıdır. Yıkama işlemi yerine getirilmez ise ayak sağlığını bozacak sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Ayaklar uygun şekilde ve yeterince temizlenmediğinde, mantar hastalığı gibi kişiyi son derece rahatsız eden hastalıkların yanı sıra çeşitli allerjik ve diğer enfeksiyon hastalıkları da oluşabilmektedir.Ayaklar her gün yıkanmalı, her yıkamadan sonra parmak araları havlu ile ya da saç kurutma makinası ile iyice kurulanmalıdır.Çoraplar her gün değiştirilmeli ve özellikle ayak terlemesi fazla olan bireyler naylon ve suni ipekten yapılmış çorapları giymemelidir. Mümkünse pamuk ve merserize çoraplar tercih edilmelidir. Ayaklarda aşırı terleme ve çevreyi rahatsız eden koku mevcut ise hemen bir doktora danışılmalıdır.
Ayak tırnaklarının bakımı da düzenli olarak yapılmalı ve düz biçimde kesilmelidir. Ayak tırnakları yarım ay şeklinde kesilirse, tırnak batması gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Ayak sağlığı, genel vücut sağlığı, özellikle iskelet sisteminin ve eklemlerin sağlığı ile yakından ilişkilidir. Çocuk, genç, erişkin tüm insanların normal duruşunun sağlanmasında ayakkabı şeçimi çok önemlidir; çünkü sağlıksız ayakkabılar duruş özelliğini ve yürüyüş ahengini bozar.
Sağlığın korunabilmesi için dış ortam koşullarına uygun giyinilmesi gerekir. Giyeceklerin hava, mevsim ve sıcaklık şartlarına uygun olması gerektiği gibi varsa bireysel sağlık riskleride göz önünde bulundurulmalıdır. Giyeceklerin allerjik reaksiyona neden olmayan teri emebilecek malzemeden yapılmış olması tercih edilmelidir. Özellikle iç çamaşırların pamuklu kumaşlardan yapılmış olması ve mümkünse her gün değiştirilmesi gerekmektedir.Giysiler, serbest harekete olanak vermelidir. Dar giyecekler, aşırı terlemeye yol açarken, terin emilimini de önler. Giyecek katları arasında hava dolaşımının engellenmesi, bakteri ve mantarların üremesini kolaylaştırır. Su geçirmeyen, nemi-teri emmeyen giyeceklerin sürekli kullanılması da benzer bir etkiye yol açar.
İç çamaşırlar, yatak kıyafetleri, yatak çarşafları, yastık kılıfları yüksek ısıda (70°C ve üzerinde) yıkanmalı ya da kaynatılmalıdır. İç çamaşırları özellikle vücuda temas eden yüzeyleri kızgın ütü ile ütülenmelidir. Böylelikle hastalık yapması mümkün olan mikroorganizmalar ölmüş olur yani dezenfeksiyon sağlanmış olur.
Yatak takımları ile gece giyilen gecelik-pijama gibi giysiler de en az haftada bir kez değiştirilmeli ve yıkanmalıdır.
Sağlıklı giyinme: İnsan vücudu soğuğa ve iklim koşullarına korumasızdır. Bu nedenle sağlığı koruyabilmek için yaşanılan bölgenin iklim koşullarına göre giyinmek gerekir.Soğuk ortamlarda soğuk mevsimlerde bir kaç kat giyinmek, koyu renk, kalın ve yünlü kumaşları şeçmek, eldiven, şapka-bere kullanmak soğuğun olumsuz etkilerinden korunmak için önemlidir. Kat kat giyinmek, soğuğun etkisini azaltır ve bulunulan mekanlarda kapalı ortamlar arası sıcaklık farklarına göre giysi katlarının azaltılmasını da mümkün kılar.Sıcak yerlerde ya da sıcak mevsimlerde ise ince, açık renkli, hafif, daha az terleten ve bol giysiler tercih edilmelidir. Pamuklu, keten ve ipek kumaşlar yaz ayları ve sıcak mevsimler için uygundur.